1 Nisan 2011 Cuma

Hititler, Hitit Devleti, Hitit Uyğarlığı

HİTİT SANATI

Alacahöyük, Boğazköy, Bitik, Karaoğlan, Dündartepe, Karahöyük örenlerinde, Erken Tunç Çağı tabakalarının üzerlerinde kalın bir yangın izi vardır. Ahlatlıbel ve Etiyokuşu örenlerinde Erken Tunç Çağından sonra yerleşme görülmez. Alişar'da ise yalnız Akropolde yaşam devam etmiştir.

Yani Anadolu 2000 yılına doğru büyük bir saldırıya ve istilaya uğradı. Bilinmeyen bir sebepten Hind-Avrupa boyları Anadolu'ya göç etmişlerdi. Bunlar Hititlerdi.

Hititler kendilerini "Nesili" yani nesice konuşanlar adını vermişlerdir. Yaşadıkları Anadolu topraklarını "Hatti Ülkesi", oturanlarına ise "Hattilili" diyorlardı.

Hititler yeni yurtlarında, kendilerinden daha gelişmiş bir uygarlığa sahip Hattilerle kaynaşmışlar, onların tanrılarını, mitolojilerini benimsemişler, kullandıkları isimlere sahip çıkmışlardır.

İlk Hitit izlerine Kültepe/Kaniş/Neşa' da rastlanır. Burada bulunan ve Hitit izlerini taşıyan Asurca metinler XIX. Yy. tarihlenir

HİTİTLERİN KEŞFİ

Yazılıkaya Kabartmaları, C.Texier-1839


Boğazköy arşivleri bulunmadan önce de Mısır, Babil, Asur ve İncil kaynaklarından, Hititlerin varlığı biliniyordu.
İngiliz bilgin A. H. SAYCE, 1880'de Bible Arkeoloji Derneği önünde okuduğu bildirisinde, Anadolu'daki hiyeroglifli kaya kabartmalarının ve onlara benzeyenlerinin Hititlere olduğunu ve bütün Anadolu'nun Hitit ülkesi olduğunu açıkladı.

*İngilizCharles Texier 1839'da Yazılıkaya'yı keşfetti

*Alman Carl Humann, Yazılıkaya ve Boğazköy kabartmalarının kalıplarını çıkardı. ( Bergama Zeus Sunağını keşfeden demiryolu mühendisi)

*British Museum Kargamış'ta (1879), Almanlar Zincirli'de (1888 ve 1892) kazılar yaptılar.

*1887'de Orta Mısır'da Tell El-Amarna'da bulunan bir tablet, Hitit Büyük Kralı Şuppiluliuma'nın IV. Amenophis'e tahta çıkışı ile ilgili tebrik mektubuydu. Ve Hititçe idi.

*Alman Dr. Hugo Winekler 1906'da Boğazköy kazılarına başladı. İlk yıl 10 bin den fazla çivi yazılı tablet bulundu. Ve Dünyanın ilk yazılı antlaşması, Kadeş Barış Antlaşması. Bunlar Akkadca ve Hititçe idiler. Boğazköy'ün yani Hattuşa'nın Hatti Ülkesinin başkenti olduğu anlaşıldı.

*Hitit dilini 1917'de Hrozny çözdü.


HİTİT BEYLİKLERİ DÖNEMİ (2000-1700)

Asurlu tüccarların kervanları

2000-1700 yılları arasını Hititler, göç, istila, kaynaşma, kendilerini kabul ettirme uğraşısı içinde geçirmişler ve küçük beylikler kurarak yörelerine hakim olmuşlardır.

Bu dönemin en ilginç özelliği, Asurlu tüccarların Anadolu içlerinde ticaret sömürgeleri kurmuş olmalarıdır. (1900-1800) Bunlardan Neşa ve Hattuş/Boğazköy karumlarının yerleri tesbit edilmiştir. Ticaret eşya değiştirme yoluyla yapılıyordu. Anadolu'dan ucuz bakır alıyor karşılığında kalay ve kumaş veriyorlardı. Yollar bozuk
olduğu için taşıma aracı olarak eşek kullanılıyordu.

SANAT


Hatti sanatının etkisi sürüyordu. Çok renkli seramikler ve geometrik desenler ortaya çıktı.
Tanrıya içki sunmak (Libation) için kullanılan ve Ryton denilen, aslan, boğa, koç şekilli seramik eserler, uzun gagalı, yüksek kulplu kaplar ürettiler.

Kültepe'de orthostadlar, Konya-Karahöyükte muazzam kent duvarları ve büyük bir saray bulundu.
Bu sarayda bir banyo odası ve pişmiş topraktan küvet ele geçti.Temelleri taş, duvarları kerpiçten çok odalı evlerde oturuyorlardı. Sokakları taş döşeliydi ve kenarlarında su tahliye olukları vardı.
Bu devre ait Kültepe evlerinde erzak büyük küplerde saklanıyordu. Üzüm salkımı biçimli kandillerle aydınlanma sağlanıyordu.
Nimet Özgüç, Acemhöyük'te Anadolu'nun en büyük sarayını ortaya çıkardı. Henüz 40 odası kazıldı
.
Acemhöyük, Büyük saray kalıntıları Yeşilova-Aksaray


Hititlerde Yaşam


Halkın başlıca geçim kaynağı tarımdı. Hayvancılık da yapılıyordu. Ticaret yaparak zengin olanlarda vardı.
Hititler; Babil, Amurru, Ugarit, Arzawa ülkeleriyle ticaret yapıyorlardı.
Arpadan bira, üzümden şarap yapıldığını anlatan bir çok tablet bulundu.
Ulaşım ve ticaret dört tahta tekerlekli öküz arabalarıyla, Altın Diadem, Alacahöyük, Eski Tunç Çağı, çapı: 19.2 cm eşek ve katırlarla sağlanıyordu.
Yolların bakımı yerel yönetimlerce yapılıyordu.
Gümüş çubukları ticarette para yerine kullanıyorlardı.


Yazı


Çivi yazısında, Akkadça ve Sümerce yazı işaretlerini aynen almışlardı. Diplomasi lisanları Akadca idi.

Hititler yazılarını kil tablet, yani toprak levhacıklar, tahta, gümüş ve bronz levhacıklar üzerine yazarlardı. Hattuşaş Büyük Tapınağında ele geçen bir kil tablette; “19 kil tablet, 33 tahta tablet yazıcısı” ndan bahsedilir. Hattuşaş’ta Sfenks Kapısı yanında Peter Neve 24x35 cm. bronz bir tablet bulmuştur. Ünlü Kadeş antlaşmasının Hititçe metni gümüş tablet üzerine yazılmış. Ama ele geçmedi.

Tabletler, duvar boyunca uzanan, tahta raflar içinde dizili dururlardı. Günümüz kütüphaneleri gibi.

Tabletlerde; Hitit kanunları, devletler arası antlaşma ve yazışmalar, kral yıllıkları, dini tören kuralları, fal metinleri, edebi metinler ve mektuplar yazılıdır.

Evlilik


Anadolu’da Hititlerden itibaren Anaerkil düzen yerini ataerkil düzene bırakmıştır.

Kardeş ilişkileri ve evliliği çok kötü karşılanırdı Ensest ilişkinin cezası ölümdü.
Kadınla erkek eşdeğerdi. Ayrım yapılmazdı. Harem sadece sarayda vardı . Halk arasında çok eşlilik geleneği yoktu. Kraliçenin de yetkileri krala yakındı.
Evlenecek erkek kızın babasına Kuşata denilen başlık parası verirdi.
Erkek evlilikten vazgeçerse parayı geri alamazdı.
Evlendikten sonra kadın zina yaparsa cezası ölümdü.
Evli erkek zorla birine sahip olursa cezası ağırdı ama kadının evinde yakalanırsa ceza yoktu.
Hititlerde boşanma ve veraset kanunlarıda ele geçmiştir.
Tabletlere göre aile en az 8-10 kişiden oluşuyordu.


Devlet Yönetimi


Büyük Kral aynı zamanda baş komutan,baş rahip, baş yargıç görevlerini yürütüyordu.

Kral, kraliçe, veliaht sonra baş mesedi (kral sözcüsü) gelir. Baş mesedi, kralın kardeşi veya veliaht olmayan oğlu olurdu.

Kral aldığı kararı Pankus denen soylular meclisine onaylatmak zorundaydı. Bu ilk kez Hititlerde uygulanmıştır. (Meşrutiyet)
Kral sarayında çeşitli yetkilere sahip devlet erkanı, katipler, rahipler, şarkıcılar, müzisyenler de yaşardı.

Kraliçelik hakkı kral ölse bile ölünceye kadar devam ederdi. Eskisi ölmeden yenisi kraliçe olamazdı. Yani tecrübeye önem verirlerdi.

Askerlik


Hititlerde herkes askerlik yapmakla görevli idi.
Savaş arabalarında biri sürücü, ikisi okçu üç savaşçı bulunurdu.
Askerler; ok, mızrak, kalkan, balta, topuzla savaşırlar, bellerinde kamaları olurdu.
Kale komutanları vali olarak görev yapıyorlardı.
Orduda binbaşı, yüzbaşı, onbaşı gibi rütbelerin olduğunu biliyoruz.
Askerler; “Piyade Askerleri, “Araba Savaşçıları”, “jandarma askerleri”, “istihkam askerleri”, “deneyimli askerler” gibi sınıflara ayrılırlardı.
Kargamış buluntusu, İki savaşçı kabartması. Bazalt, h: 130 cm. MÖ.IX. yy.

Kişilik Hakları


İnsan yaşamına ve kişilik haklarına büyük önem vermişlerdir. Krallık topraklarında herkes dininde ve dilinde serbestti.

Aşağılayan ve acımasız cezalar uygulamazlardı. İşkence tasvirlerine hiç rastlanmamıştır.

Ölüm cezaları büyü yapanlarla krala karşı gelenlere veriliyordu. Kralın ölüm cezasını kaldırma yetkisi vardı.

Kölelerin bile hakları vardı. Özgür bir kadınla evlenebiliyorlar, kadınlar özgürlüklerini kaybetmiyordu. Başlık parası zorunluydu. Ayrılsalar bile çocuklar paylaşılırdı. Köleler parasını ödeyerek özgür kalabiliyordu.

Güneş Kursları ve İkonografi


Güneş kursları ve hayvan şekilli alemler, bir sopanın ucuna takılarak, rahipler tarafından törenlerde taşınırlardı.
Güneş Kurslarının ortasında duran boğa, geyik, aslan gibi hayvanlar tanrıların sembolleri veya taptıkları hayvanın heykelciğiydi . Boğa en büyük tanrı olan Gök Tanrısının sembolüdür.
Kursu çevreleyen yuvarlak kainatı, etrafından ışınlar çıkması güneşi, ortasındaki hayvan bir tanrıyı, sallandıkça ses çıkaran küçük çembercikler yıldızları, …. Kral alemlerinin hepsi bir çift boğa boynuzu tarafından taşınmaktadırlar.

Ölü Gömme Usulleri

Ölülerini sağ yanına yatmış hocker pozisyonunda toprak içine açtıkları çukurlara gömüyorlardı. Çukur taşlarla örülüyor, üstü ağaçla kaplanıp toprakla örtülüyordu. Sonra ölü yemeği yeniyordu. Kurban hayvanının kemikleri mezarın üstüne sıralıyorlardı.